Arısütü, bir ya da iki haftalık işçi arıların, yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir maddedir. Jel halinde akıcı kıvamda, kremsi-beyaz renktedir. Tadı ekşi ve kokusu keskindir.
Kraliçe arı yaşamı boyunca sadece arı sütü ile beslenirken, işçi arılar kısa bir süre boyunca arı sütü ile beslenmektedir. Kraliçe arı uygun koşullar altında 2-7 yıl yaşayan doğurgan dişiler iken, işçi arılar en fazla 4-7 hafta yaşayan kısır dişilerdir. Kraliçe arı hastalıklara karşı, işçi arılara oranla daha dirençlidir. Kraliçe arı ile işçi arılar arasındaki bu farkın tek sebebi arı sütü ile beslenme süreleridir.
Arı sütünün cilde verdiği yenilik ve canlılık özelliği önemsenmesi gereken konular arasındadır. Her yaş insan vücudunda tepeden tırnağa tüm hücrelere etkisi olan arı sütü onarıcı, besleyici ve nemlendirici özelliği olmasından dolayı kullanım avantajı olan ürünler arasında sayılabilir. Menopoza giren kadınlarda ciltte meydana gelen ve istenmeyen kuruluk sorununun tek çözüm kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca arı sütü, ciltteki akne, sivilce ve döküntülere karşı da önemli bir etken üründür. Bu yüzden ‘Gençlik iksiri’ olarak adlandırılması gayet manidar olan bir üründür.
Protein, mineral ve vitamin bakımından oldukça zengindir. İçinde bulunduğu bu özelliklerden dolayı arı sütü birçok hastalık ve olumsuz şartlara karşı fayda dolu bir üründür. Faydaları saymakla bitmeyen arı sütü çocuk sahibi olmak isteyenler, iş ve yaşamlarında performans, zindelik ve verimliliği artırmak isteyenler, uzun ve sağlıklı yaşam hedefleyenler için vazgeçilmezdir. Arı sütünün insan sağlığı açısından önemini belirtmek gerekirse yorgunluk, halsizlik, bitkinlik ve çalışma isteksizliklerini gidererek organizmaya aktivite kazandırır. Enerji açığını kapatır. Beyin performansı gerektiren durumlarda özellikle öğrencilerin sınav dönemlerinde daha başarılı olmalarında, yorgunluk ve endişe duymamalarında yardımcı olur. Üstün hücre yenileyici özelliği nedeniyle yaşlanmayı geciktirir ve çocuk sahibi olmak isteyenlere fayda sağlar.